Skip to main content

Suriye: Geri dönen mülteciler ağır insan hakları ihlallerine maruz kalıyor

İmha Edilen Mülklerin ve Yıkımın Ortasında Hayatta Kalma Mücadelesi

18 Eylül 2018'de Suriye'nin Homs kentindeki Al-Khaldieh bölgesinde yıkılan bir mahallede motosiklet süren bir adam. © Reuters/Marko Djurica

(Beyrut) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınlanan bir raporunda 2017 ile 2021 arasında Lübnan ve Ürdün'den Suriye'ye dönen Suriyeli mültecilerin Suriye hükümeti ve ona bağlı silahlı gruplar tarafından uygulanan ağır insan hakları ihlalleri ve zulümle karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Geri dönenler, çatışmalarla yıkılan bir ülkede hayatta kalmak ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için de mücadele etmek durumunda kaldılar.

72 sayfalık “Hayatlarımız Ölüm Gibi": Lübnan ve Ürdün'den Geri Dönen Suriyeli Mülteciler" isimli rapor Suriye'nin geri dönüş için güvenli olmadığını tespit etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, geri dönenler ile onların aile üyelerinden oluşan toplam 65 kişiyle yaptığı görüşmelerde, 21 gözaltı ve keyfi tutuklama vakası, 13 işkence vakası, 3 kaçırılma, 5 yargısız infaz, 17 zorla kaybetme ve 1 cinsel şiddet iddiası belgelemiştir.

Mülteci ve göçmen hakları araştırmacısı Nadia Hardman, "Suriye'ye geri dönen mültecilerin maruz kaldığı işkence, zorla kaybetme ve ihlallere ilişkin yıkıcı anlatımlar, Suriye'nin geri dönmek için güvenli olmadığını açıkça ortaya koymalıdır. Yaygın mülkiyet hakkı ihlalleri ve diğer ekonomik sıkıntılar da birçok kişi için sürdürülebilir bir geri dönüşü imkânsız kılmaktadır” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, geri dönenler ile onların aile üyelerinden oluşan 65 kişiye ek olarak, Suriye, Ürdün ve Lübnan'dan üç avukat ve Suriye konusunda çalışan dört araştırmacı ile uzmanın yanı sıra sivil toplum kuruluşları ile Ürdün ve Lübnan'daki Birleşmiş Milletler ve insani yardım kuruluşları ile de görüştü. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca Suriyeli mültecilerin geri dönüşleriyle ilgili raporları inceledi ve ilgili ulusal ve uluslararası yasaları, kararnameleri, düzenlemeleri ve mutabakat zabıtlarını analiz etti.

Suriye'nin bazı bölgelerinde 2018'den bu yana aktif çatışma yaşanmazken, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Suriye'nin güvenli olmadığı yönündeki tespiti, diğer insan hakları örgütleri, gazeteciler ve Suriye BM Soruşturma Dairesi'nin bulgularıyla tutarlıdır. Bahsi geçen kişi ve kuruluşlar keyfi gözaltı, tutuklama, işkence ve kötü muamele, istem dışı veya zorla kaybetme ve yargısız infaz vakalarını belgelemiştir.

Mültecilere uluslararası koruma ve insani yardım sağlamakla görevli BM kurumu Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Suriye'nin güvenli olmadığını ve bireysel gönüllü geri dönüşleri kolaylaştıracak olsa da, kilit öneme sahip koruma koşullarının yokluğunda kitlesel geri dönüşleri kolaylaştırmama yönündeki tutumunu koruyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, tüm ülkelerin, Suriyelileri şiddete ve işkenceye maruz kalacakları Suriye’ye geri dönmelerine karşı korumaları ve zorunlu geri dönüşleri durdurmaları gerektiğini belirtti.

Suriye'deki memleketi Qunaitra'ya geri dönen Lübnan'daki 38 yaşındaki bir mülteci, “Güvenlik kurumları insanlara korku ve dehşet saçmayı bırakana kadar Suriye'de kimse güvende olmayacak" dedi.

Bulgulara rağmen, bölgedeki ve bölge dışındaki ülkeler geri dönüşleri teşvik etmeye devam ediyor. Danimarka, Şam ve Şam kırsalından gelen insanların “geçici koruma” statüsünü kaldırarak Avrupa Birliği içinde tehlikeli bir emsal örnek oluşturdu.

Lübnan makamları, Suriyeli mültecilerin hayatlarını zorlaştırmak ve gitmeleri için baskı yapmak üzere tasarlanan kararname ve düzenlemelerle saldırgan bir geri dönüş planını uygulama koydu. Suriyeli mültecileri beton barınma alanlarını yıkmaya zorladılar, sokağa çıkma yasakları koydular, bazı belediyelerden mültecileri çıkardılar, oturma izinlerinin yenilenmesini engellediler ve binlerce Suriyeli mülteciyi inceleme yapmaksızın sınır dışı ettiler. Lübnan'ın ekonomik çöküşü, Suriyelilerin yüzde 90'ını derin yoksulluğa, hayatta kalmak için kredilere ve artan borçlara bağımlı kalmak zorunda bıraktı.

Ürdün, geniş çaptaki düzenli geri dönüşler için kamuoyuna baskı yapmadı ve Suriyeli mültecilere bazı yasal iş olanakları sağladı. Ancak istihdam pazarının önemli kategorilerinin vatandaş olmayanlara kapatılması Suriyelilerin çalışabileceği işleri sınırlıyor. Mülteci hanelerinin sadece yüzde 2'si temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.

Ürdün, Suriyeli mültecilere resmi bir yeniden giriş yasağı getirmezken, mültecilerin neredeyse tümü İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne Ürdün sınır muhafızlarının kendilerine Ürdün'e üç ila beş yıl boyunca yeniden giremeyeceklerini söylediklerini iletti. Bu, Suriye'ye döndüklerinde yeniden zulümle karşılaşmaları ihtimalinde onları sığınma talep etme haklarından mahrum bırakıyor.

Lübnan ve Ürdün'de artan kırılganlıklarına rağmen, mültecilerin Suriye'ye kendiliğinden dönüşleri önemli ölçüde artmadı. Geri dönenler genellikle ülkedeki koşullar hakkında sınırlı bilgi sahibi olup aşırı baskı altında olanlar.

Suriye'de çatışmalar başladığında, mülteciler başta Lübnan ve Ürdün tarafından kabul edildiler. Ülkedeki mültecilerin sayısı arttıkça Lübnan, ayrımcı yasal ikamet kısıtlamaları, istihdam ve eğitime erişim kısıtlamaları, sokağa çıkma yasakları, zorunlu tahliyeler, tutuklamalar ve diğer kısıtlamalar da dahil olmak üzere hak ihlallerine sebebiyet veren zorlayıcı tedbirler uyguladı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriyeli mültecilerin geri dönüş konusunda bilgiye dayalı kararlar alabilecekleri güvenilir bilgi ağlarının olmaması ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının geri dönüşlerin durumunu izlemek için yeterli erişime sahip olmamaları dolayısıyla, Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin, Suriye'nin geri dönüşler için güvenli olmadığı tutumunu korumaları ve herhangi bir zorunlu geri gönderme uygulamasını derhal durdurmaları gerektiğini belirtti.

Uluslararası bağışçı hükümetler, insanların yaşamlarına, özgürlüklerine ve diğer ciddi zararlara yönelik tehlikelerle karşı karşıya kalabilecekleri bir yere geri gönderilme yasağının (non refoulement) ihlali anlamına gelen zorla geri gönderilme ve ivedi sınır dışı uygulamalarına karşı baskı oluşturma güçlerini kullanmalıdırlar. Bu ülkeler ayrıca, Suriye hükümetine, onun müttefiklerine ve ev sahibi ülkelere, bu ihlaller cezasızlıkla devam ettiği sürece, öncelikli olarak geri dönüş hazırlığına odaklanan insani programları finanse etmeyeceklerini açıkça belirtmelidirler.

Uluslararası bağışçı hükümetler bu tutumun sürdürülmesine yardımcı olmalı ve özellikle Lübnan, Ürdün ve diğer komşu ülkeler içinde insani yardım programlarını tümüyle finanse etmelidir.

Lübnan ve Ürdün, Suriyeli mültecilerin Suriye'de düzenlerini yeniden kuramadıkları veya Suriye hükümetinin korunmasından faydalanamadıkları takdirde ülkelerine yeniden girişlerine ilişkin tüm kısıtlamaları kaldırmalıdır. Lübnan, Nisan 2019'dan sonra ülkeye düzensiz bir şekilde yeniden giriş yapan tüm Suriyeli mültecilerin ivedi şekilde sınır dışı edilmelerine ilişkin Mayıs 2019'da alınan Yüksek Savunma Konseyi kararını iptal etmelidir. Ürdün, Suriyeli mültecilere keyfi ya da fiili olarak yeniden giriş yasağı getirmekten vazgeçmeli, Suriyelilerin Ürdün'e geri dönebileceklerini ve bu geri dönüşe ilişkin işlem sürecini açıklığa kavuşturmalıdır.

Danimarka, Şam ve Şam kırsalından gelen Suriyeli mültecilerin geçici korumalarını kaldırma kararını iptal etmeli ve Avrupa ülkeleri de benzer yasal düzenlemeler yapmamalıdır.

Son yıllarda aktif çatışmalar azalmış olsa dahi, Suriye hükümeti vatandaşlarına karşı keyfi gözaltı, kötü muamele ve işkence de dahil olmak üzere, kaçmalarına başlıca neden olan aynı ihlalleri sürdürmeye devam etmiştir.

Hardman, “Suriye hükümeti yaygın insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği sürece hiçbir ülke mültecileri Suriye'ye dönmeye zorlamamalıdır. Aradan geçen on yılda, geri dönen mülteciler halen kaçtıkları hükümet tarafından zulme maruz bırakılma riskiyle karşı karşıyadır” dedi.

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.